Bu yol sizi Tymbrianassos'un bulunduğu yarımadaya ulaştıracaktır. Kentle ilgili yön tabelası bulunmadığından dolayı, çevrede yaşayanlardan yardım almakta yine de fayda var.

Asıl olarak Hint-Avrupa Kökenli bir topluluk olan Frygler, kısa sürede Anadolu kültürünün etkisi altına girerek Anadolu’nun kadim halklarından biri olmuşlardır. Zanaat alanında ileri bir toplum olan Fryglerin ülkesinin sınırları, batıda Burdur ve Denizli’ye kadar uzanıyordu.  Tymbrianassus da Frygia’nın güneybatısında bulunan Burdur’da ki Yarışlı Gölü’nün doğu kıyısında, halk arasında “Büyük Ada” olarak adlandırılan yarımada ve yine halk arasında “Küçük Ada” olarak adlandırılan kıyıya yakın bir adacık üzerinde iskân olmuş bir Kalsik Dönem yerleşmesidir.

Bilge Umar’ın, yerleşmenin adının Helen dilinde bir karşılığı olmamasından dolayı biraz “tahmini” etimolojik çözümlemesine göre, yerleşimin adı konumuna paralel bir tutarlılıkla Tubriannassa’dan türeyerek çift hisarlı kent anlamına gelir. Kent ilk paragrafta değindiğimiz gibi, Bilge Umar'ın savını destekler şekilde bir adacık ve yarımada üzerinde kuruludur.Ama göldeki su seviyesinin yüksek olmasından dolayı maalesef Küçük Ada’ya geçme ve oradaki kalıntıları inceleme/görme şansımız olmadı.

Tymbrianassus’un bulunduğu yarımadaya ulaşmak için, Burdur üzerinden gelirken Dülger Köyü’nü geçtikten sonra Yarışlı Gölü’nü görünce inmeniz, göl kıyısını takip eden toprak yoldan bir kilometre civarı yürümeniz gerekiyor. Yarımadanın neresi olduğunu tarif etmeme gerek yok, kendisini belli ediyor. Yol üzerinde kazılmış bir tümülüs dikkatli gözlerden kaçmayacaktır.

Yarımada maalesef kaçak kazılarla delik deşik edilmiş durumda.  Ama yakın zamanda sistematik bir kazının veya bir kurtarma kazısının yapıldığı da açmalardan belli. Bu sayede, özellikle Anadolu Pagan inancının ana tanrıçası Kybele’ye ait olduğunu düşündüğümüz tapınak/kült alanı ve çevresi iyice belli olmuş durumda. Göl seviyesinden yüksekte olan, biraz tırmanarak ulaşacağınız bu dinsel alanda ilk dikkatinizi çekecek şey sadece ayakları kalmış oturan Kybele(?) heykeli ve önündeki sunak olacaktır. Çevrede açmalar sayesinde belli olan yapı temelleri de göreceksiniz. Ama bu yapıların işlevi konusunda herhangi bir fikrimiz veya tahminimiz yok. Yarımadanın bu kazılan kısmı molozlarla ve bolca keramikle kaplı. Bizim size tavsiyemiz, yarımadanın en yüksek noktası olan kayalıkların üzerinde göl manzarası eşliğinde bir şey yiyip içtikten sonra, yarımadanın batısından aşağıya doğru gölün kıyısına inerek yarımadanın güney kısmına yürümek.

Yarımadanın güneye bakan sarp kesiminde “basit”, iki kişilik ve kırmızı boyalı bir Fryg kaya mezarı göze çarpar. Bu mezarı gözden kaçırabileceğiniz ihtimaline karşın kıyıda yer alan, bugüne kadar gördüğümüz en devasa incir ağacı size yardım edecektir. Bu ağacın yanına geldikten sonra mezarı görmek için kafanızı kayalıklara doğru çevirmeniz yeterlidir.

Kaya mezarının biraz ilerisinde, yarımadanın tepesine ilk çıktığınız noktaya yakın bir yerde  kayaya oyulmuş meşhur Herakles(?) kabartmasını göreceksiniz. Bu kabartmayı bir define işareti sayan define severlerin kabartmanın önünde açtığı iki metrelik çukur sayesinde görmeme ihtimalinizin olmadığını düşünüyoruz. Yarımadanın kuzey kısmında yer alan Böcülü Tepe ve Çalıca Tepe'de Prehistorik Dönem'den kalma buluntular saptanmıştır.

Tymbrianassus üzerine çok sağlıklı bir kaynak bulabilmiş değiliz ama meşhur Hecht defilesinin buraya ait olduğunu söylemekte fayda var. Bir kısmı yurt dışında ünlü müzelerde bulunan, bir kısmı da Robert E. Hecht tarafından kaçırılmaya çalışılırken yakalan bu eserler şu an İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmekte. Bu defineyi oluşturan şey ise pişmiş topraktan yapılmış kabartmalı kaplama levhalardır ki sanat tarihi açısından önemli bir konum teşkil etikleri açık.

Yarışlı Gölü ise Burdur-Yeşilova karayolu üzerinde bulunan suları tuzlu önemli bir doğa alanı. Antik coğrafyada adı Naula Limme / Navlo olarak geçmekte. Yazları kütlesinin önemli bir kısmını kaybediyor. Burada kışladıklarından dolayı önemli sayıda dikkuyruk popülasyonuna sahip. Bununla beraber flamingoların göç yolu üzerinde bulunuyor. Bu ziyaretimizde şanslıydık ve 70 tane flamingo saydık.