231 sayfa olan kitap anlatım bakımından birbirinden kopuk günlükler ve izlenim notlarından oluşuyor.

Modern toplumun krizine ufak çözümler sunulan kitapta yazar, farklı bir gelecek hayalini okuyucularla olmayan bir ülke/toplum ve insanlar üzerinden paylaşıyor. Çoğu zaman akıcı olmayan ve değişik bir yazın dili kitabın bitirilmesini zorlaştırıyor. Ama bitiyor…

Yazar kitabını üç yılda tamamlayabilmiş ve kitaptaki önerilerini önce bilim adamlarına okutarak onların görüşlerini almış. Aslında kitap büyük bir ekolojik yaşam resmini zihinlerde canlandırmaya çalışmakta… Günümüzde neredeyse Ekotopya’nın ekolojik fikirlerinin birçoğu yaşama geçirildi.

Ekotopya’da yerel, kültürel ve etnik bağlar ön plana çıkarılırken her alandaki küçük örgütlenmeler (“küçük güzeldir” mottosuyla) ön plana çıkarılıyor. Kitapta, ekolojik bir yaşam, sürdürülebilir bir toplum, ekonomi ve bireyin ekolojik yaşam ipuçlarına erişim olanakları veriliyor.

Bunun yanında, Ekotopya’da etnik kimliklerin ayrışmasına ayrıca bir vurgu yapılması geleceğin toplumunda Zenciler, Japonlar, Meksikalıların korunacağını müjdelemesi kitabın gelecek tasarımının zayıf noktaları arasında…

Kitapta, Amerika’dan bağımsızlık savaşı ile ekolojik bir toplumsal ve ekonomik yaşam için ayrılan yeni bir devlete William Weston adında Amerikalı bir gazetecinin 03 Mayıs-25 Haziran tarihleri arasında yaptığı seyahat anlatılıyor. Bağımsızlıktan 19 yıl sonra yapılan bu seyahatin dışarıdan yapılan bir ilk ziyaret olması ve yazarın önyargılar ve Ekotopya’ya ilişkin yeterince bilgi sahibi olmadığı vurgulanmalı. Yazar neredeyse gezinin sonuna kadar Ekotopya deneyimine küçümseyici bir şekilde bakıyor. Zaman zaman bu deneyimin üstün yanlarını önplana çıkarsa da kitabın sonuna kadar dönme isteği ve üstten bakışı gözden kaçmıyor... Yazar gezi süresince üst düzey yöneticiler, bakanlar hatta başkan, fabrikalar, çiftlikler, orman ürünleri üretim alanları, üniversiteler, araştırma esntitüleri, gazeteler, hastaneler, komünler gibi bir çok alanda araştırma ve incelemelerde bulunuyor. Bu gezilerden birinde Marissa adlı bir kadına aşık oluyor. Ekotopya’nınn en ilginç yanı şüphesiz erkeklerin kavga ve öldürmeyi yaşamak ve yaşatmak amacıyla yaptıkları gösteri amaçlı ölümcül kavgaları... Bu kavgalardan birinde yaralanan yazar uzun bir hastane yaşamının ardından dönmeye karar verse de son anda kararını değiştiriyor.

Kamu alanlarına bırakılan bisikletler, enerji tüketiminin düşürülmesi, kamu sağlığı ve eğitimindeki farklılıklar, kent bahçeleri, kırsal alan ve kentsel alan arasındaki iç içe geçmişlik, geri dönüşüm kutuları, kadın başkan, anaerkil bir yönetim, cinsellik, tartışmaya/müzakereye her aşamada açık komünal bir toplum… Eğitimin özerkliği, deneyselliği, üretimle ilişkisi, kırsal alanda deneyimlemenin temel alınması aklıma köy enstitülerini getiriverdi. Merkezi olan sınava yapılan vurgu ve ön plana çıkarılması bizde merkezi sınavdan kaçınılan şu zamanda ekotopya’dan nereye sorusunu içimden geçirmeme neden oldu. Eğitimde rekabet değil tamamlamanın ve ustalaşmanın esas alınması.. Yüksek öğrenimin hala ücretli olması ? Ama eğitimin ve toplumda prestijin diplomaya değil pratiğe bağlanması... “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” deyişini aklıma getirdi... Evlerin ve eşyaların seçiminde doğal malzemelerin seçilmesi ve bunların boyanmasından kaçınılması… Yollarda neredeyse hiç araba olmaması, şehir içi ulaşımda ücret alınmaması,

İnsanlardaki merak ve konuşma isteği…Sisteme olan bağlılıkları, savunma ve koruma istekleri… “Gevşeyin burası özgür bir ülke” şeklinde konuşkan insanların rahatlığa davet edişi… Kamusal raylı (manyetik) ulaşımın, elektrikli, otobüs/minübüs ve teleferiklerin yaygınlığı trenlerdeki ekolojik detaylar ve “doğaya karşı duygusallık” kahramanın ilk izlenimlerinden…

Yatak gibi temel ihtiyaçların sade, tuvalet kağıdının kaba, düz ekolojik olması… şehirlerin gece aydınlatmasının neredeyse olmaması…geri dönüşen maddelerden yapılan giysiler….biyoenerji, çalışma haftasının 20 saat olması, ambalajların olmaması, komünler, çalışma komiteleri, bitki ve haşere ilaçlarının kullanılmaması, köylerin merkezinde fabrika olması, özel taşıtların yasaklanması, yapıların, ağaç, taş ve geri dönüşebilen bir çeşit köpük malzemeden modüler olarak lego gibi üretilmesi..sulak alanlar, doğallık, ormanlar, …köpük malzemeden üretilen taşıtlar… enerjinin tüketildiği merkezin hemen yanında üretilmesine olan inanç ve teşvik...

Avın, öldürücü dövüş etkinliklerinin yasaklanmaması, sessizlik, yeşillik, kendine yeterlilik, kızılderelilerle özdeşleşme ve doğanın zamanını takip etme, iş saatlerinde ve yaşamda rahatlık ve kendince olanı kabul etme…Kadınların birer birey olarak yaşamlarını sürdürmeleri…Rekabete dayalı sporların yasaklanması, bunun yerine zevkli vakit geçirilmesine neden olan (yüzme, yelken, yürüme gibi) sporlar için yerler ayrılması ve bu sporların teşvik edilmesi….Yürümeye tutkun olmaları…

Bağımsızlık öncesinden kalan güzel muhteşem idari ve anıtsal binaların müze ve kamusal hizmetlere ayrılması… Medya kuruluşlarının sadece medya ile ilgilenmesi, diğer alanlarda mülkiyet ve girişim haklarının yasaklanması medyada kartelleşme yerine çoğulculuğun ve yerelin teşviki....

Yazarın eşi Francine süs eşyası ve gösterişe dayalı yapay bir obje gibi sunulurken Ekotopya’da aşık olduğu Marissa’nın ciddi, kişilikli, cinsel ve duygusal bir kadın olarak anlatılması...

Okulların ve üniversitelerin özerkleşmesi, nüfusun 15 milyondan 14 milyona düşmesi…toplumda ve cinsiyetler arası eşitlikçi bir yaşam…Kadınların cinsellikte, aile içinde son sözü söyleme hakları, uyuşturucunun serbest olması bunun yanında sağlık hizmetinde yaşlı bakımı, kronik hastalıklar ve yoğun bakım ünitelerinin olmayışı bunun yerine kadere olan inançları... Farklı cinsten bakıcıların hastalarla birebir ilgilenmesi... Beşikten mezara sağlık sigortası... Amerika’da iç savaşla ilgili gerçeklerin saklanması bunun yanında Ekotopya’da konunun herkes tarafından bilinmesi...

Amaca değil sürece odaklanan insanlar… Sanata, müziğe hayatlarının her döneminde yer veren ve onu deneyimleyen insanlar... Her sanatı yapan, mimarinin, müziğin, dansın, belli kişilerin tekelinde olmadığı bir yer Ekotopya....

Komünal ve ortak değeri paylaşan grupların bir arada yaşamaları… Resmi toplantıların bir gündemi, tüzüğü, yönergesi veya önerilerinin olmaması ve herşeyin müzakere sonucu belirlenmesi ve uzun süren tartışmaların sonunda ortak noktanın bulunulmaya çalışılması... Suçların sosyal ve üretime dayalı olarak cezalandırılması, ekinokslarda cinsel serbestliğin bulunması, verginin yerel düzeyde toplanması, ar-genin özendirilmesi, bunun yanında mirasın önlenmesi ve şirketlerin aşırı büyümesinin çeşitli kurallarla önlenmeye çalışılması,

Kitap ekolojik temelli farklı bir geleceği sunması açısından modern topluma bir çıkış sunmaktadır. Bu çıkışlar veya ütopya/ekotopya denemeleri olmasa çaresiz ve zavallı bir varlık olarak müstakbel geleceğimizi umutsuz bir şekilde beklemek dışında ne yapabiliriz?

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.