- Ayrıntılar
- Kategori: Blog
- Anadolu Atlası By
- Görüntüleme: 235
Safranbolu Evleri
Karakteristik Mimari Özellikleri:
Safranbolu Evleri, kalabalık aile yapısına göre planlanmış ve genel olarak ahşap, taş, kerpiç ve kiremit malzemelerle inşa edilmiş olup genelde 2 ve 3 katlı ve 6-8 odalı olarak planlanmıştır. Safranbolu’da 18. , 19. Ve 20. yüzyılın başlarında yapılmış yaklaşık 2 bin civarı geleneksel ev mimarisi mevcuttur ve Safranbolu Evleri UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.
Safranbolu Evleri birbirinin güneşini engellemez ve hiçbir evin camı diğer komşunun camını görmeyecek şekilde planlanmıştır.
Safranbolu evleri merkezi konumdaki kamu binaları ile dini yapılara dönük inşa edilmiştir. Evlerin yakın plan cepheleri kör, uzak planı da birbirini izleyecek şekilde düzenlenmiştir.
Genelde iki ya da üç kattan oluşur.
Mahremiyete dayalı bir iç mimari söz konusudur. Haremlik- selamlık uygulamasına göre planlı evlerin zemininde, beslenen hayvanlar için barınaklar ile kışlık erzak depolama alanları bulunmaktadır.
Safranbolu Evlerinde sofa denen ve ortak kullanıma açık bir bölümde süs havuzu yer alır.
Erkek misafirlerin ağırlandığı odayla mutfak yan yana olur.
Tüm odalarda her zaman banyo ve tuvalet yer alır.
Evin dış kapısında iki adet iç içe geçmiş kapı tokmağı bulunur. Bunlardan küçük olanı tiz sesli ve kadın misafirlerin geldiğini anlamak içindir; büyük ve tok sesli tokmak ise erkek misafirler içindir.
Sokakların ve evlerin avlularının taş döşemeli (Arnavut kaldırım) yapılması rutubeti en aza indirmek ve yağmur sularıyla beraber sel oluşumunu önlemek için düşünülmüştür.
Safranbolu’nun Tarihçesi: Dadybra, Zalifre ve Safranbolu
Anadolu’nun kuzeybatı kesiminde Paflagonya (Paphlagonia) adıyla bulunan Safranbolu’nun bilinen en eski tarihi M.Ö. 3 bin yıllarına kadar genişletilebilir. Bu bölgede; Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Hellenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürmüştür. Safranbolu’nun Osanlılar’ın hakimiyetine girişi ise 1354 yılı itibarıyla Osman Bey’in oğlu Şehzade Gazi Süleyan Paşa tarafından gerçekleştirilmiştir. 1927 yılında Zonguldak iline bağlanmış ancak 1937’de ilk ağır demir sanayinin Karabük’te kurulması ve buranın hızlı gelişmesi sonucu il olduktan sonra Safranbolu da Karabük’e bağlanmıştır.
Strabon’un söz etmediği yerleşim Roma Dönemi’nde önemini kaybettiği söylenebilir ancak; Homeros’un İlyada Destanı’nda Paplagonya olarak geçtiği sanılmaktadır. Safranbolu için, Dadybra adının Bizans döneminden, Zalifre adının da Selçuklu döneminde kullanıldığı düşünülmektedir.
1330 tarihlerinde Anadolu2yu gezen ve Gerede üzerinden Borlu adıyla andığı kente gelen İbn Batuta, Safranbolu’yu zirvesinde bir kale olan tepe üstünde kurulmuş küçük bir kent olarak betimlemiştir. Osmanlı dönemi öncesi ise Safranbolu’ya Bozoklar, kabilesinden Davudlar, Hacıhasanlar, Hacılar, Şeyhler adlı göçebe Türkmen aileleri yerleştirilmiştir.