Bu hoş ve içten sözler yaklaşık 1800 yıl önce yaşayan bir okul çocuğunun defterinden alınmadır ve Roma uygarlığında hamamın önemini canlı bir biçimde yansıtmaktadır.

ROMA HAMAMLARININ  KÖKENİ VE GELİŞİMİ

Roma hamamının sosyal ve mimari tarihi, M.Ö. 1. yüzyıl başından itibaren, aynı zamanda Roma'nın İtalya yarımdası dışındaki yayılımına koşut bir gelişim gösterir. Ancak hamamların M.Ö 100 öncesindeki erken gelişimi ve kökenleri, antik Akdeniz'in başka uygarlıkları kadar kuzey batı Avrupa eyaletlerinin de içinde yer aldıkları çok daha karmaşık ilişkiler modelini de yansıtır.

Uzun zaman kabul gören ancak, aynı zamanda tartışmalı bir bakış açısı hamamların gelişimini İtalya yarımadası ile sınırlı tutmakta ve Roma mimarisinin dehasına atfedilmektedir. Bu İtalya yanlısı görüş Yunan hamamlarının ötesinde Roma hamamlarının sahip olduğu ısıtma teknolojisindeki üstünlüğünü vurgulamakta; terleme hamamlarının 'hypocaust' olarak tanınan döşeme-panel ısıtma sisteminin Roma buluşu olduğuna inanmaktadır. Ancak, bilinen en erken gerçek hypocaust uygulamasına Pompeii Sabia Hamamları (IV. Evre,  M.Ö. 2. yüzyılın sonu) ve Olympia'daki Yunan Hamamları'nda (IV. Evre, ca. M.Ö. 100) rastlanır. Bu durum, M.Ö. 1. yy başında yaşayan ünlü Romalı işadamı Sergius Orata'nın sistemi icat eden kişi olduğuna yönelik görüşle çelişir.

Diğer arkeolojik kanıtlar, döşeme ve su ısıtma sistemlerinin değişen gelişişlik dereceleri ile İtalya'da Campania bölgesi örneklerinden önce uyguama alanı bulduğunu açıkça göstermektedir. Sicilya'daki bir Yunan koloni kenti olan Gela'da M.Ö. 310-280 yıllarına ait küçük halk hamamının rotunda'sı (yuvarlak mekan) oldukça ilkel olmakla birlikte tabandan ısıtma sistemine sahiptir. Buradaki, ısınma döşeme altındaki kanallara bağlı birçok fırın aracılığıyla sağlanmakta ve Gela'daki hamamlar İtalya'da saptanan en erken kamuya açık hamam yapısı olmasıyla beraber Yunanistan'daki Gortys hamamlarının ilk evresi ile çağdaştır.

Bu ve benzeri az sayıdaki örnek, Roma hamamlarının erken gelişimlerinde, merkezi İtalya konut mimarlığının fiziksel ve kültürel ortamının temel oluşturduğunu açıkça gösterir. Bir yandan, toprağa bağımlı tarım toplumu içinde sağlık ve tedavi amaçlı banyo geleneğinin varlığı hiç kuşkusuzken kent evi ve banliyölerdeki villalara ait daha gösterişli banyo dairelerinin işlevlerinin de sadece tedavi ile kısıtlı olmadığı açıktır.Tam tersine hamamlar öncelikle temizlik, giderek dinlenme, eğlenme (rekreasyon) amaçlı kullanılmaya başlar.

Hamam Ritüeli

Antik Roma'da iş günü güneşin doğuşuyla başlar ve sabah saatleriyle kısıtlıdır. Öğleyin günün tüm iş saatleri sona erer. Hafif bir öğle yemeği ve belki kısa bir siesta sonrasında erkekler hamama giderler ve burada saatlerce kalırlar [1].

Martialis'in epigramma'larında pek çok kez belirttiği üzere, öğleden sonra saat iki (Roma sistemi uyarınca bu sekizinci saattir) hamamda yıkanmak için en iyi zamandır[2].

Genç Plinius, hamamda yıkanmadaki temel aşamalar sırasını şöyle özetler: 'Yağlandım, jimnastik yaptım, banyoya girdim'. Bu aslında bir Roma öğleden sonrasının temel düzenidir: Hafif bir jimnastik çalışmasını sıcak banyo izlemekte, sonra da günün ana öğünü akşam yemeği (cena) yenmektedir.

Varlıklı bir Romalı, halk hamamlarına giderken ona banyo donanımını taşıyan köleleri eşlik eder. Bu malzeme, spor ve banyo giysileri, sandaletler, pamuklu havlular ie  tuvalet takımından oluşur. Tuvalet takımı silindir biçimli metal bir kutu (cista) içinde saklanan masaj yağları ve parfümlerinin yer aldığı şişeler (ampulla ve alabaster), çeşitli strigilis'ler (bunlar hafifçe kıvrık ucu olanve vücuttaki fazla yağı sıyırmaya yarayan metal bıçaklardır) ve olasılıkla bir de süngerden meydana gelir. 

Hemen her hamamda profesyonel masörler ve tüy temizleme işinde uzman elemanlar bulunmaktadır.

Hamam yapılarını düzen bakımından kabaca ayırdığımızda soğukluk (frigidarium), ılıklık(tepidarium) ve sıcaklık (caldarium) olarak mekanların kullanımlarına göre ayırmak mümkündür. Plan bakımından ise simetrik ve asimetrik planlı yapılar olarak ayırabiliriz. Simetrik planlı hamalar daha çok orta boyutta ve güç arazikoşulları veya kısıtlı bütçenin sınırlamasını yansıtır. Asimetrik plan tipi ise daha küçük hamam işletmelerinin kentlerde yaygın kullanımına örnek sunar. Kimi zaman 'Pompeii Tipi' olarak da değerlendirilir.

Sonuç olarak Roma ortamı bu dönem aslında fiziksel, sosyal ve zihinsel zevklerin-yaşamın özünü oluşturan duygusal bilincin- arandığı, kabullenildiği, tadına varıldığı ve paylaşıldığı bir dünyadır. Seneca gibi filozoflar her ne kadar yummuşaklığı ve kadınsılığı hamamların lüksüne ve fazlalığına bağlamaktaysa da, pek çok Romalı kendi maddi kültürlerinin sunduğu bu durumdan hoşnut; en yoksullar da şehrin tozlu sokaklarında, kötü evlerinden kaçıp, günde bir kaç saat olsun imparatorluğun zenginliğini ve belki biraz da ideolojilerini paylaşabildikleri bir alan olmasıyla sosyal bakımdan önem arzetmekteydi.

_____________________________________

[1]: Clark, 'Moors in Andalusia,'232. Yıkanmakla ve temizlikle ilgili olarak Orta Çağ batı yaklaşımları (Yunan-Roma geleneğini izleyen İslam dünyasının tersine) konusunda ilginç bir çalışma için bkz. G. Vigarello, Consepts of C/eanliness. Changtng Atttudes in France since the Middle Ages (çev. J. Birrell), Cambridge, 1988.

[2]: Monachus Sangallensis (Notkerus Balbulus), De Carolo Magno, Saint Gall, 1920.20, Urban Building, Ward-Perkins, 138.

Kaynak: Fikret YEGÜL, 'Antik Çağ'da Hamamlar ve Yıkanma', Çev. Emel ERTEN, 1994, Homer Kitabevi.