Bağiçi (Zıva) Gavurkale, Gence Höyük, Bezirhane, Kale, Bezirhane  Kaletepe, Çayırlı Höyük, Yağlıören Höyük, Hacılar Höyük, Karaağızlı Höyük, Harmanyeri Yerleşmesi, İncek Kale, Demirhavan Höyük, Hacınınağıl Höyük, Keltepe Höyük,  Karaoğlan Höyük, Kırıklı-Bağyeri Höyük, Gökçepınar Yerleşmesi,  Koparan Höyük, Taşdeve Mağarası, Karagedik-Manastır ve Bizans Nekropolü, Oğulbey-Kaletepe Höyükleri, Selametli Kale: Selametli Mağaraları, Kepenekçi Kale, Taşpınar Höyük, Ortaçayır Höyük, Yukarı Kapaklı Yerleşmesi, Halilören Höyük, Çimşit-Kale Höyük, Merdivenlikaya, Gerder Kale, Çimşit-Pırallı Mağarası, Gökçe Höyük(Çerkez Höyük), Subaşı Kaletepe, Gölbek Kale, Taşlıhöyük, Esentepe Tümülüsü’dür.
Ayrıca Osmanlı dönemine ait Bezirhane Camii, Torunzade Seyyid Osman Ağa Çeşmesi, Emmizade İbrahim Ağa Odası, Ali Efendi Konağı, Şerif  Mehmed Bey Camii, Hasan Ağa Camii, İncek Camii, Karacaören Camii, Karagedik mahallesi Eski Cami, Karaoğlan Köyü Çeşmeleri, Abdullah Beşe Camii, İsmail Efendi Çeşmesi, Cebecizade Hacı Efendi Camii, Selametli Beldesi Camii, Mustafa Çeşmesi, Hacı Ebubekir Ağa Camii, Subaşı Köyü Çeşmesi, Taşpınar Köyü Camii, Tuluntaş Köyü Camii, Tuluntaş Köyü Çeşmesi, Abide Hatun Camii, Sırma Hatun  Çeşmesi, El-Hac İsa Camii gibi eserler mevcuttur. 

Ankara gibi Gölbaşı ve yöresi de en eski medeniyetlerin yerleşim alanlarından biridir. Gölbaşı sınırları içinde -çok bilinmemekle birlikte- buranın eski tarihine ışık tutan sit alanı ve ören yerleri bulunur. Yapılan kazı ve araştırmalarda bölgede ilk Tunç, Hitit İmparatorluğu, Roma ve Bizans dönemlerine ait bulgulara rastlanmıştır. Bunlardan bir kısmı ilçe sınırları içindedir. Buluntulara genellikle yörede bulunan küçük yerleşim alanlarında rastlanmaktadır. Bunlar, kuzeybatıda Ahlatlıbel ve Taşpınar, güneybatıda Gökçehöyük, güneydoğuda Karaoğlan, güneyde Selametli Beldesi, doğuda Yurtbeyi Köy yerleşimleridir. Selametle, Gökçehöyük ve Bezirhane köylerinde ilk Tunç çağına ait höyükler ve kalıntılar, Taşpınar Köyünde Roma döneminden kalma mezarlık ve sütun başları;

Karaoğlan’da Bizans Dönemine ait sikkeler ve kalıntılar; Yurtbeyi ve Karaoğlan köylerinde Erken hıristiyanlık dönemine ait kilise kalıntıları bulunmuştur. Gerder, Bağiçi, Oğulbey köyleri ilk çağlardan kalan yerleşim yerleridir. İlçede; yaklaşık 10 adet eski tarihi konak ve ev tespit edilmiştir. 25 civarı höyük bulunmaktadır. Mahallelerin bazılarında 10’na yakın tarihi çeşme ve kitabeleri mevcutt ur. Ayrıca birçok mahallede mezarlık, kale mevkii, mermer sütunlar, antik yapılar, cami, türbe ve tapınaklar bulunmaktadır. Yeraltı şehirlerininde bulunduğu rivayetler arasındadır. Ayrıca Bölgede Termal su kaynakları mevcut olup Termal Turizm potansyeli vardır. Özellikle Karaali den Gerder köyüne kadar olan fay hatt ı boyunca özel bir kaynak alanının olduğu bilinmektedir.

Sevgi Çiçeğinin Hikayesi

(Centaurea tchihatcheffii)   Sevgi Çiçeği Centaurea tchihatcheffii


Mogan gölünün iki yakasında hacılar köyü Hüseyin avlusu mekiği ile Karaoğlan köyü sızak mevkii iki çoban sevgili koyunlarını otlatır, birbirlerine aşk şarkıları söyler, kaval çalar, sevgilerini dillendirir. Moga’nın iki yakasında rüzgârın meltemiyle gönülleri ateşini söndürürlermiş. Aşkları bütün gölbaşında dillenmiş, herkes bu aşktan konuşur olmuş. Gel gelelim yağız delikanlının ağa babası bu aşkın önünde büyük engelmiş.”ben oğluma ağa kızı alırım”deyip fakir çoban kızı aşağılarmış. Aşkları yüreklerinde, şarkıları dillerinde, kaval ellerinde Mogan kıyısında dertli şarkılarla birbirleriyle dertleşen gençler ince hastalığa vereme yakalanırlar. İki kıyıda dertli şarkılarını birbirlerine söylerken yüreklerinden gelen kanlar etrafa yayılıp kan rengi açan çiçekler peygamberimizi seversiniz sevenleri ayırmayın fısıltısıyla ilahiler söylerlermiş.

Mogan’ın iki yakasında sevgilerine haykıra haykıra birbirine kavuşamadan ölen gençlerin taze körpe bedenleri gölün iki yakasına defnedilir. Mayıs, haziran ayları geldiğinde kan kırmızısı açan bu çiçekleri toplamaya gelen âşıklar iki sevgilinin mezarlarına türbeye çevirmişlerdir. Bugün halk arasında kara donlu türbesi diye anılan bölgede yetişen çiçeklere peygamber, çiçeği türbe çiçeğinde denilmektedir.

Dünyada yalnızca Ankara Gölbaşı’na bağlı Hacı Hasan köyü civarında yetişmektedir. Bu peygamber çiçeğinin mahalli adı Yanardöner olup bölgede sevgi çiçeği olarak anılmaktadır. Çok güzel ve çarpıcı mor-kırmızı çiçeklerinden dolayı bu isim verilmiştir. Gölbaşı çevrelerindeki tarlalarda yaygın olmakla birlikte oldukça seyrelmiştir. Son yıllarda yoğun tarım ve herbisid uygulamasından zarar görmektedir. Şu anda en bol yetiştiği yer, Gölbaşındaki Süleyman Demirel Ormanı sahası ve çevresidir. Mayıs başlarında buradan bol miktarda toplanıp yanar-döner adı ile kesme çiçek olarak satılmaktadır. Mayıs ve Haziran ayları çiçek açma dönemi olup son yıllarda ziyaret amaçlı birçok kişi çiçeği görmeye gelmektedir.

Mogan ve Eymir Gölleri


Mogan gölü Gölbaşı ilçesinin güneyinde, Eymir gölü ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi sahası içerisinde Gölbaşı ilçesinin kuzeyinde kalmaktadır. Her iki göl Ankara-Konya devlet yolunu da kesen beton bir kanalla bağlıdır. Mogan ve Eymir gölleri havzası, su kaynakları ile birlikte yüzey şekilleri, yer ve toprak yapısı, iklim özellikleri ve canlı varlıkları ile çok hassas bir dengeye sahip eko-lojik bir sistemdir. Havza ekosistemi, Orta Anadolu’da Tuz gölüne kadar uzanan, Güney ve Güneydoğu Ankara bölgesi ekosistemi ile bir bütünlük oluşturmaktadır. Göllerin içinde bulunduğu vadinin devamında İmrahor vadisi yer almaktadır.

Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde yer alan Mogan ve Eymir gölleri birbirleriyle yerüstü ve yeraltından bağlantılı olarak 971 km2 genişliğinde bir havza içerisinde yer almakta olup, aralarındaki 3 m.’lik kot farkı nedeniyle yüzey suyu akımı Eymir gölüne doğrudur. Mogan gölünün alanı 561ha, göl uzunluğu 5500 metre, göl çevresi uzunluğu 14 km’dir.

Oğulbey


 

Ankara ilinin Gölbaşı ilçesine bağlı bir mahalledir. Mahallenin Oğuzların KAYI boyu tarafından kurulmuştur. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde geçen ismi Oğulbey olduğu için bu isim ile anılmaktadır.Ayrıca tarihi Roma yolu üzerinde bulunmaktadır. Eski Ankara-Kayseri karayolunun hemen yanında, "Kaletepe" mevkiinde Demir Çağı'na ait bir höyük vardır. Kaletepe mevkiinde bulunan "Gorbeus" antik yerleşim, Galat Kralı üzerindedir. Kayı Beylerinin Söğüt’e gitmeden evvelki yerleşim alanı Gölbaşı’dır. Beynam, Karaoğlan, Karaali, Oğulbey bu dönemdeki yerleşim alanlarıdır. 1402 Ankara Savaşında Timur, fillerini Gölbaşı yöresindeki ormanlarda saklamıştır .Gölbaşı; 1923 yılına kadar Örencik köyüne bağlı 10 haneli Gölhanı ile anılan bir mahalle iken, Oğulbey köyündeki bucak müdürlüğü ve jandarma karakolunun taşınması sonucu bucak olmuştur.Hacı Efendi tarafından, 1886 yılında tamir edilen, alçı mihraplı ve ahşap tavanlı, minareli ve bakımlı bir cami ile 1886 yılında Mustafa Ağa tarafından yaptırılan bir çeşme vardır. Köyün mezarlığında ise bol miktarda antik malzeme vardır. "Yanucak Zaviyesi" vakfıdır. Bucak merkezliği de yapan köy, "Çakal" adı ile de anılmıştır.

Gorbeus or Gorbius or Gorbeious (Ancient Greek: Γορβειοῦς), or Corbeus or Korbeous (Κορβεοῦς), was a city of the Tectosages, in ancient Galatia. Gorbeus was the residence of Castor the son of Saocondarius. Saocondarius married the daughter of Deiotarus, who murdered his son-in-law and his own daughter, destroyed the castle, and ruined the greater part of Gorbeus. The name Corbeus occurs in the Antonine Itinerary and in the Tabula Peutingeriana, but the latter is quite unintelligible. In the Antonine Itinerary, Corbeus is placed between Ancyra, and a place called Rosologiacum, 20 M. P. from Ancyra and 12 M. P. from Rosologiacum.

Its site is located near Oğulbey, Asiatic Turkey.

Kuş Cenneti


Gölbaşı ilçesi, havza alanından dolayı doğal zenginlikleri ve biyolojik çeşitliliği olan bir yerleşimdir. Mogan ve Eymir gölleri, bu göllerde yaşayan 100’lerce çeşit nesilleri tükenen kuş çeşitleri, endemik olarak yetişen tehlike altında olan sevgi çiçeği ve göllerin çevresinde yaşayan birçok canlı çeşidiyle çok hassas bir ekosistem bölgesidir. Gölbaşı ilçesi yaban hayatı yönünden oldukça zengin bir potansiyele sahiptir. Mogan ve Eymir gölleri üreyen, kışlayan, göç dönemlerinde kısa süreli olarak gözlenen ve tüm yılı göl civarında geçiren çeşitli kuş türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bölgedeki “Sulak-Bataklık Alanlar” sayısız bitki ve hayvan türünün yaşayabilmesi için, bağımlı olduğu suyu ve birincil üretimi sağlayan, canlı tür ve çeşitliliğinin beşiğidir. Bu nedenle birçok canlı türünün yaşamını devam ettirebilmesi için stratejik öneme sahiptirler.

Mogan’da Türkiye’de yaşayan 456 kuş türünden 201’i barınıyor. Mogan Gölü ”A” sınıfı (sulak alan bir defada 25.000’in üzerinde sukuşu barındırması) nitelikte sulak alandır. Mogan Gölü’nde geçtiğimiz son 20 yılda kış aylarında gerçekleştirilen su kuşu sayımlarında bir defada 40 bin ‘den fazla kuş sayıldığı dönemler olmuştur. Mogan’da birebir sazlıklara bağımlı yaşayan kuş türlerinin en önemlilerini; balıkçıllar, sukuşları, kıyı kuşları, ötücüler ve yırtıcılar başlıkları altında toplayabiliriz. Buradaki 5 kategoride bahsedilen kuş türlerinin tümünün “evi” sazlıklardır. • Dünya Kuşları Koruma Kurumu’nca geliştirilen bilimsel kriterlere göre Mogan Gölü Türkiye’deki 184 Önemli Kuş Alanından biridir. • 150’den fazla kuş türüne yılın farklı dönemlerinde ev sahipliği yapar. • AB Çevre Koruma Mevzuatı uyarınca doğal özellikleri korunarak kullanılması gerekli alanlara adaydır. Gölün uluslararası öneme sahip olmasını sağlayan türler arasında nesli dünya ölçeğinde tehlike altında bulunan üç kuş türü bulunmaktadır. Bunlar, dikkuyruk (Oxyura leucocephala) ve pasbaş Patka (Aythya nyroca) adlı ördek türleri ile küçük kerkenezdir (Falco naumanni). Türkiye bu türleri ve yaşam alanların korumayı Bern Sözleşmesini imzalayarak taahhüt etmiştir. Göl kıyısındaki bir alanda aynı zamanda yanardöner (Centaurea tchihatcheff ii) adlı dünyada sadece burada yaşayan bir bitki yaşamakta.

Esentepe Tümülüsü

Kaletepe Tümülüsü

Andezit Taşı (Ankara Taşı)


Ankara Andezit Taşı; Ankara ilinde üretilen doğal bir taştır. Tersiyer ve kuvaterner dönemlerdeki volkanik hareketlerle oluşmuş andezit bileşimdeki kor kayaç olması nedeniyle yapısı; kristal ve camlardan oluşur. Homojen, solmayan ve pastel renk formatı vardır.

Ankara Andezit Taşlarının rengi; pembe, gri ve kırmızı renk tonlarındadır. Ürünün taşlaşma durumuna göre andezit taşının rengi değişmekte olup, Ankara Andezit Taşlarının rengi griden pembe kırmızı renge dönüşen tonlarda olup, ıslakken parlak pembe görünümdedir. Yeryüzüne çıkan lavların soğuma süresine göre Ankara Andezi taşının renk ve diğer özellikleri oluşur. Kayacın renklerindeki farklılıklar, taşın oluşum sürecini belirler. Bu nedenle de, oluşum süreci içerisinde farklı renklere sahip olan taşlar aynı zamanda bir dayanıklılık ölçüsüdür. Genel olarak, oluşum sürecinde Ankara Andezit Taşı gri, pembe ve kırmızı renklerdeki kayaçlardan oluşur. Andezit blokları yer kabuğunun gençleşmesi ile oluşan depremler sırasında parçalanır ve blokların büyüklüğü yirmi ton ve yüz ton arasında farklılık gösterir. Bu şekilde oluşumunu sağlayan andezit bloklarının renk ve dokuları soğuma derecesine
göre farklılık gösterir. Erken soğuyan ve sıkı dokulara sahip bloklar genelde gri renklerde bulunur. Bu sebeple gri renkli bloklar daha sağlamdır.
Ankara Andezit Taşının mineralojik bileşimi, plajiyoklas, hornblend, biyotit ve piroksenden oluşur. Genel anlamda, bazalt ve riyolit arasındaki ara tipte ve taş diyagramında gösterildiği gibi % 57-63 silikon dioksit (SiO2) arasında değişir. Toplam kütle SiO2 olan volkanik kayaç esas olarak nötr feldspat, feldspat, alkali feldspat ve olivin, piroksen, kakusenit, biyotit gibi minerallerden oluşur. Dokusu beneklidir ve kristaller arasında şerit şekilli plajiyoklaz kristalleri iç içe veya şeffaf görünümdedir. Doğada bu taşlar volkanik alanlarda lav akıntıları şeklinde görülür. Ankara Andezit Taşına özgü pembe renk kayaç içinde yer alan plajiyoklaslardan kaynaklanır.

Ankara Andezit Taşının yapısında bulunan ve “beyaz benek” olarak bilinen kuvars yapı, ürünün dayanıklılığını ve kimyasal maddelere olan direncini artırır. Ankara Andezit Taşı aynı zamanda feldspat ve koyu renkli fenokristalleri de bulundurur. Genel olarak Ankara Andezit Taşı kimyasal bileşimindeki maddelerde dolayı sert ve sık bir doku oluşturmasına rağmen, bir o kadar da kolay işlenmesinden dolayı taş işlemeciliğine çok uygundur. Doğal şartlara dayanıklı olması nedeniyle bölgede tarihi süreç içerisinde birçok yapıda kullanılmıştır. Ankara Andezit Taşı; renk özelliğini kaybetmez; bakım gerektirmez; işlenmesi diğer taşlara göre daha kolaydır; cilalı veya cilasız kullanılabilir; dayanıklıdır ve tarihi dokuyu anımsatan tarzı ile pastel renklere sahiptir. Bu sebeple binalarda, mobilyalarda, parke ve bordur taşları olarak yol ve kaldırımlarda yaygın olarak kullanılır. Ankara’nın önemli tarihi binalarında da temel yapı malzemesi olarak Ankara Andezit Taşı kullanılmıştır.

Gökçe Höyük


Höyüğün Yeri: Gökçe Höyük, Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Gökçehöyük (Köyü) Mahallesinin içindedir. Gökçe Höyük Uydu Görüntüsü Gökçe Höyük Gökçe Höyük Gökçe Höyük Höyük Bilgileri: Höyük Prof. Dr. Hayri Ertem tarafından 1990 yılında Gölbaşı-Haymana İlçeleri Yüzey Araştırması kapsamında ziyaret edilmiştir. Daha sonra Sachihiro Omura tarafın 1994 yılında İç Anadolu Yüzey Araştırmaları Projesinde ziyaret edilmiştir. Höyük köyün içindedir. Höyük yaklaşık 100m çapında, 12m yüksekliğinde olup 1.095m…