Günümüzde İzmir il topraklarınının kuzeyi ve Yunanistan'ın Midilli ve Limni Adaları arasında kalan bölge Antik Çağ'da Aiolis olarak adlandırılıyordu. Anadolu'nun Ege kıyılarına pek çok şehir kuran Aioller bir Yunan kavimiydi. Elaia Antik Kenti de kuzey Aiolis'de, Antik Dönem'de adı Caicos olan Bakırçay'ın Çandarlı Körfezi'yle (Elaitikos) buluştuğu yere yakın bir noktada kurulmuştu. Aiolis kıyılarındaki ilk Antik Yunan yerleşmesi olan Elaia Antik Kenti, bu özelliği ile coğrafyadaşlarından yani diğer Aiol yerleşmelerinden ayrılıyordu. Elaia, eski anlatılara göre, Troia Savaşı'nda Atinalılara komutanlık eden ve savaşa 50 gemilik bir filoyla katılan Menestheus tarafından savaş dönüşünde kurulmuştur. Yani bu da kentin Aiol göçleri başlamadan yaklaşık 350 yıl önce kurulduğunu gösterir ve neden Homeros'un bahsettiği 12 Aiol Kenti içinde yer almadığına dair bir işaret olarak da düşünülebilir. Bununla beraber yine de bilimin verileri bizim için daha önemlidir. Çünkü, Elaia'da yapılan araştırmalarda üretim tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar giden buluntular toplanmıştır.

Klasik Çağ içinde önemsiz bir yerleşme olan ve Delos Birliği'ne, komşuları Gryneion ve Pitane gibi çok düşük bir oranda -bir talentin altıda bir oranında- vergi veren Elaia, Hellenestik Dönemle birlikte giderek önemli bir liman kenti olmaya başladı. O dönemde pek çok Aiolis kenti zayıflayıp, tarihin sayfalarında kaybolurken, Elaia, büyüyen ve Batı Anadolu coğrafyasının en büyük Hellenestik Krallığı olan Pergamon Krallığı sayesinde tarihinin en iyi zamanlarını geçirdi. Pergamon Krallığı'nın başkenti olan Pergamon'a yani günümüzdeki Bergama'ya en yakın liman şehri olan Elaia, bu özelliği sayesinde Attalos Sülalesi'nin dikkatini çekmiş ve Elaia, Pergamon'un limanı ve donanma merkezi haline gelmiştir.

Asia Minör (Antik Anadolu) tarihinin en önemli savaşlarından biri olan ve Magenesia Ad Spylum (Manisa) önlerinde gerçekleşen, birleşik Roma ve Pergamon ordusunun Seleukos Hanedanlığı ordusunu yenilgiye uğrattığı ünlü Magnesia Savaşı'nda Elaia da önemli bir rol oynadı. Roma ordusu Elaia Limanı'ndan karaya çıktı ve orada Aigai'ye geçip, Yunt Dağı'nı aşarak Magnesia'ya indi.

Elaia, Pergamon Krallığı'nın, Roma'nın Asia Eyaleti'ne dönüşmesinden sonra eski önemini tamamen kaybetti. Yapılan araştırmalarda Erken Bizans Dönemi'ne kadar izlere rastlanmıştır.

Myrina ve Gryneion makalelerimizde, bu iki Aiol şehrinin Antik Çağ'da istiridyeleriye ünlü olduğundan bahsetmiştik. Elaia, her ne kadar bu şehirlere çok yakın olsa da Pergamonlu  Galenos'tan öğrendiğimiz kadarıyla, Antik Çağ'da  istirdyeleriyle değil yakınındaki bir tepede bulunan kekikler sayesinde en kaliteli ballardan birini üretmesiyle meşhurdu. Bununla beraber Elaia ismi Yunanca'da zeytin anlamına gelir. Bölgenin zeytinliklerle kaplı olduğunu ve Elaia isminin İngilizce'de zeytin anlamına gelen olive sözcüğünün kökeni olduğunu bildirmekte de fayda var.

Kuzeyde kalan İzmir Antik Kentleri günümüze daha az kalıntıyla ulaşmıştırlar. Elaia Antik Kenti'nde günümüzde görülebilecek yapı kalıntısı, coğrafyadaşları Myrina ve Gryneion'a göre daha fazla olsa da, Elaia da bir kıyı kenti olmasının dezavantajlarını fazlasıyla yaşamış, hem modern kentlerin taş ihtiyacını karşılamış hem de Bakırçay'ın getirdiği alüvyonların altında kalmıştır. Ama buna rağmen, arkeolojiyi sevenlere ekstradan sunacağı Çandarlı Körfezi'nin harika panoraması ile özel ilgiyi hak eder.

Elaia Antik Kenti üzerine yakın dönem haricinde çok çalışma ve araştırma yapılmamıştır. Pergamon Kenti'nin uydularının araştırılmasına yönelik projede kentin planları çıkartılmış ve kentte Pergamon hakimiyetinin izleri araştırılmıştır. Pergamon kazı heyetinin yaptığı araştırmalara göre  Elaia Antik Kenti işlev olarak kuzey ve güney olmak üzere ikiye bölgeye ayrılır. Kentin güney bölümü daha çok askeri amaçla kullanılmış ve Pergamon donanmasına üs görevi görmüştür. Kentin kuzeyi ise daha çok ticari gemilerin yük boşaltma ve yük alma işlerini gerçekleştirdiği bir işleve sahipti.

 Yerel halk tarafından "Taş Liman" diye adlandırılan mendirek kalıntısının Elaia Antik Kenti'nin günümüze ulaşmış en önemli yapı kalıntısı olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Yklaşık 183 m uzunluğundaki bu mendirek kalıntısı Bakırçay'ın getirdiği alüvyonlar arasında kaybolur. İri taş blokların yatay bir sırada dizilmesiyle inşa edilmiştir. Blokları birbirine bağlayan kenetlerin izlerini görmek mümkündür. Limanın diğer yapıları ise kaybolmuştur.

Elaia Antik Kenti akropolü çok yüksek olmamakla birlikte üzerinde kalıntıya rastlanmaz. Buna rağmen tarla sınırları arasında, muhtemelen tarla sürülürken ortaya çıkmış mimari elemanlara rastlanılır. Bu tepe oldukça fazla keramik ve kiremit buluntusu verir.

Kentte görebileceğiniz diğer bir kalıntı ise surların izleri ve temelleridir. Yine de çok beklentiye mahal vermeden bu izlerin de yer yer göründüğünü belirtmekte fayda var.

Bunların dışında, Elaia Antik Kenti'nde  yeterli araştırma yapılmadığından dolayı tanımlanabilmiş herhangi bir yapı yoktur. Ama Aiolis Bölgesi ve Pergamon çevresi araştırmalarının son zamanlarda giderek hız kazanmasıyla Elaia'da hak ettiği ilgiyi görecektir.