Hemen hemen bütün Pisidya şehirleri gibi dağlık bir arazide kurulu olan Ariassos denizden  1000-1100 metre yükseklikteki bir vadinin içinde kurulmuştur. Pamfilya'nın Anadolu'nun içlerine bağlanmasını sağlayan Dağbeli Geçidi'nde bulunması Ariassos'a stratejik bir  önem kazandırır. Kente ait kalıntılar genel olarak vadinin kuzeyindeki teraslarda ve vadinin tabanında görünmektedir. Yapılan araştırmalar, Ariassos'un ekonomisinde üzüm yetiştiriciliği, şarapçılık ve zeytinyağı üretiminin önemli olduğunu göstermekle beraber Ariassos Antik Kenti'nde sistematik kazılar henüz başlamamıştır.

18. yy.'dan itibaren Avrupalı gezginlerin ve biliminsanlarının yoğun ilgisini çeken antik Pisidya coğrafyasının dikkat çeken yerleşimlerinden biri olan Ariassos ilk olarak, K. G. Lanckoronski başkanlığında, arkeolog-mimar  G. Niemann ve arkeolog E. Petersen'den oluşan bir ekip tarafından 1884-85 yılları arasında yapılan kapsamlı bir Pisidya araştırması sırasında incelenmiştir. Bu ekip yanlış bir saptamayla Ariassos'u "Kretopolis" olarak lokalize etmiştir. (1993 yılında S. Mitchell, Kretopolis Antik Kenti'ni yerini kesin olarak Bucak-Yüreğil'de lokalize etmiştir.) Onların kenti ziyaretinden yedi yıl sonra 1892 yılında V. Berard ve G. Fourgeres, Ariassos'un yerini bir yazıt yardımıyla kesin olarak lokalize etmişlerdir. 1982 yılından itibaren Pisidya coğrafyasında çalışmalar yapmaya başlayan S. Mitchell ve ekibi, 1988 yılında Ariassos'da çalışmalar yaparak Ariassos'un bir planını çıkarmışlardır.

Strabon'un eserinde "Aarassos" ismiyle bir Pisidya kenti olarak anılan Ariassos, coğrafyacı Ptolemaios tarafından bir Kabalia kenti olarak tanıtılmıştır. M.S. 6. yy'da yaşamış Bizanslı coğrafyacı Hierocles tarafındansa  Pamfilya Eyaleti'nde bir kent olarak tanıtılmıştır. Buluntulardan, M.Ö. 1. yy'dan M.S. 3. yy'a kadar sikke bastığı anlaşılan Ariassos, Roma'nın doğusunda kalan Hristiyan kentlerin ve kiliselerin hiyerarşik bir sıralamasını veren  Notitiae Episcopatuum adlı eserde Batı Pamfilya Bölgesi'nde bir pisikoposluk merkezi olarak anılmaktadır.

Kalıntılar

Ariassos Antik Kenti'nde görülen yapılar Pisidya Mimarisi'nin karakteristik özelliklerini yansıtmakla beraber, kentin Helenestik Dönem ile Bizans Dönemi arasında iskan gördüğünü ve muhtemelen büyük bir deprem sonucunda terk edildiğini gösterir.

Anıtsal Giriş Kapısı

Doğu-Batı istikametinde yerleşim gösteren Ariassos'un girşinde sizi ilk önce kentin nekropolü, kullanım amacı belirlenememiş yapı kalıntıları ve Ariassos'un en sağlam ve zarif yapısı olan anıtsal şehir kapısı karşılar. Üç kemerli bu yapı günümüze büyük oranda korunarak gelmiştir. Görüntü olarak Patara'daki anıtsal giriş kapısını anımsatır. Yapının ortasındaki geçiş diğer geçiş yerlerine göre daha geniştir. Yapının uzunluğu 15 m, yüksekliği ise 11 m'dir. Yapının üzerinde olması gereken dört heykel kaidesinden üçü yerindedir. Bu heykel kaidelerininin ikisinin üzerinde kitabeler vardır.

Bouleuterion

Sütunlu cadde üzerinde, kentin kuzeybatı kısmında bulunnan Ariassos bouleterionu yani meclis binası, 13,5x 17,5 m ebatlarında ve 2 bölümden oluşan bir yapı kompleksidir. Oldukça yıkık durumda olan yapının oturma sıralarından bir kısmı günümüze sağlam durumda ulaşmıştır.

Roma Dönemi Tapınağı

Kademe kademe yükselen dik bir platformun üzerine yapılmış olan tapınak muhtemelen M.S. 2. yy'da yapılmıştır. Tapınağın çevresini bir temenos duvarı kaplar. Tapınağın doğu kısmında sütunlu küçük bir stoa bulunur

Nymphaeum, Hamam-Gymnasium, Tiyatro

Ariassos yerleşiminin güneybatı kısmında yer alan nymphaeum (anıtsal çeşme) yontulmuş kare taşlarla kaplıdır ve molozdan yapılmıştır. Yaklaşık 9 m genişliğe sahip yapının yüksekliği 4 m'dir. Ön kısmında yarım daire şeklinde bir çıkıntıya sahiptir. Çeşmeye de bağlı olan ve Ariassos'a su getiren 3 km uzunluğunda bir su yolu yakın dönemlerde keşfedilmiştir. Nymphaeum yapısının aşağı kısmında açık bir meydan bulunmaktadır.

Ariassos Antik Kenti'nin tiyatrosu Nymphaeum yapısının kuzeyinde kalır. Orkestra binası tamamen yıkık durumdaki yapının caveasında (izleyici koyağı) yanlızca 5 oturma sırasının izleri gözlemlenebilir.

Nymphaeum yapısının komşusu hamam-gymnasion kompleksidir. Dikdörtgen şekilli bir palestra ve hamam evinden oluşan yapının hamam kısmı, komşu bölge Likya'nın hamamlarının düzeninde inşa edilmiştir.

Anıtsal Mezarlar

Şehrin giriş kapısından sonra en sağlam durumdaki yapılar, 25 adet tespit edilen anıtsal mezarlardır. Şehrin doğu ve batı nekropollerinde bulunan bu mezarlar Pisidya taş işçiliğinin güzel örnekleri arasındadır. Özellikle batı nekropolünün kuzeyinde kalan mozele şeklindeki mezarlar görülmeye değerdir.  Kentin diğer mezar tipleri daire şeklinde (heroa) mezarlar, kayalardan oyulmuş kist mezarlar ve lahitlerden oluşur.

Surlar

Ariasoss'un kamusal binalarının bulunduğu alan yaklaşık olarak 9 hektarlık bir alan kaplamaktadır ve bu alan surlarla çevrilidir. Surların yaklaşık olarak 1400 m uzunluğunda olduğu düşünülmektedir. Surların en iyi gözlemlenebildiği kısım şehrin kuzey kısmıdır. Buradaki surlar Hellenestik Dönem'de yapılmış ve Geç Roma Dönemi'nde yenilenmiştir. Bu kısımdaki surlar üzerinde iki adet kule tespit edilmiştir.

Bu saydıklarımızın dışında Ariassos'da üç adet klise yapısı; tapınak olduğu düşünülen yapı kalıntısı  ve kentin batı kısmında bulunan, Akkoç Köyü yolu üzerinde görebileceğiniz Roma Dönemi Yolu Ariassos'un önemli mirasları arasındadır.