Kremna Antik Kenti, Burdur İli'nin Bucak İlçesi'ne bağlı eski adı Girme olan ve Bucak'a 15 km uzaklıkta bulunan Çamlık Köyü'nde  bulunur. Kremna Antik Kenti'ne gitmek için Burdur-Antalya karayolunun 60. km'sinde bulunan Bucak'tan kahverengi renkteki Kremna tabelalarını takip etmeniz yeterli olacaktır.

Çamlık Köyü'ne yer yer tahrip edilmiş yaşlı kızılçam ormanları arasından geçerek ulaşırsınız. Kremna Antik Kenti, yakın zamana kadar bir belediye olan Çamlık Köyü'nün doğusunda kalan rakımı 1250 metreyi aşan büyük bir trapez tepenin üzerine kurulmuştur. Köyün içinden yapacağınız 5 dakikalık keyifli bir  yürüyüş ile Kremna'ya rahatça ulaşabilirsiniz.

Kremna isminin etimolojik kökeni hakkında en kabul gören görüş, ismin Yunanca uçurum anlamına gelen "kremnos"  sözcüğünden türediğidir. Üç yanı uçurumlarla çevrili olan Kremna Antik Kenti'nin konumu bu bilgiyi doğrular niteliktedir.  Strabon, Amyntas'ın zapt edilemeyeceği söylenen yerler arasından Kremna'yı da ele geçirdiğini bize aktarır.  Gerçekten de zapt etmenin hiç de kolay görünmediği Kremna, Aksu (Kestros) Çayı Vadisi'ne egemen bir noktadadır; çevresindeki başdöndürücü ve aşılamaz uçurumlarla inanılmaz manzaralar ve kadrajlar sunar.

Pisidya Bölgesi'nin en önemli kentleri arasında yer alan Kremna'nın tam olarak lokalize edilmesi, R. N. Waddington'ın, o zamanlar adı Girme olan Çamlık Köyü'ne gelmesi ve "Girme" adıyla "Kremna" adı arasındaki etimolojik bağı fark etmesini takriben olur. Daha sonra 1872'den itibaren, mimar Eggert ile birlikte aralıklarla bölgeyi ziyeret eden G. Hirschfeld, Kremna ve diğer Pisidya kentlerinde kapsamlı araştırmalar yapmış ve bu araştırmaları sırasında Kremna'da bulduğu bir ithaf yazıtında gördüğü "Colonia Lulia Agusta Felix Cremnensium" yazısından dolayı kentin yerini tam olarak lokalize etmiştir. 1885 yılında Kremna'yı ziyaret eden epigraf  J.R.Sterret'ın derlediği epigrafik buluntular günümüzde de büyük önem taşır. Zira, derlenen malzemenin bir kısmı günümüze gelememiş, ama onun çalışmaları sonucunda bu yazıtlar arşivlenmiştir. 1884-1885 yıllarında Pamfilya ve Pisidya şehirleri üzerine kapsamlı araştırmalar yapan K. G. Lanckoronski ve ekibi Kremna'da özellikle forum ve bazilikada çalışmalar yapmıştır. 1886 yılında Pisidya'ya gelen W. M. Ramsay, Kremna ve diğer Pisidya kentlerinde, sonuçları günümüzde de kaynak olarak kullanılan büyük bir çalışmaya imza atmıştır.  Kentte ilk sistemetik kazılar ise Prof. Dr. Jale İnan tarafından yapılmıştır. Bu kazılarda günyüzüne çıkan yazıtlar daha sonra George E. Bean tarafından yayınlanmıştır.

Tarihçe

Pisidyalılar tarafından kurulan Kremna'da bilinen en eski yerleşik halk Solymoslular'dır. M.Ö. 6. yy.'da Lidyalılar'ın, M.Ö. 546 yılında Pers İmparatorluğu'nın, M.Ö. 330 yılında  Büyük İskender'in burayı zapt etmesiyle Makedonlar'ın hakimiyetine geçmiştir.

Galatyalı  Amyntas, Pisidyalıları ve Kiliyalıları hakimiyeti altına aldıktan sonra M.Ö. 39 yılında Kremna'yı ele geçirir.  Galatya Kralı Kastor'un ölümünden sonra Roma İmparatoru Antonius tarafından Galatia, Lykaonia, Isauira ve Doğu Pamfilya kralı ilan edile Amyntas, topraklarını genişletmeyi sürdürmüş ve Anadolu'nun (Asia Minor) en önemli yöneticisi konumuna yükselmiştir. Amyntas, kendi adını taşıyan sikkelerin basım hakkını sadece Side ve Kremna'ya vermiştir. Kremna'nın stratejik konumu gereği Amyntas, Pisidya içlerinde yapacağı askeri operasyonların merkezi haline getirmiştir. Amyntas'ın yönettiği topraklar onun ölümüyle beraber Galatia ili adı altında Roma İmparatorluğu'na katılır. Bu süreçten sonra Kremna ve çevresinde Roma hakimiyeti başlar.

İmparator Augustus, Pisidya içlerinde beş Roma kolonisi kurmuştur. Bunlar, Antiokheia (Yalvaç), Parlais (Barla), Olbasa (Belenli), Comama (Ürkütlü) ve Kremna'dır. Bu kolonizasyonun amacı Roma'dan uzak bir bölge olan Pisidya'da Roma'nın  ileri karakollarını oluşturmak  ve Roma Kültürü'nün ve dilinin Pisidya'da yayılmasını sağlamak idi.

M.S. 3. yy'da istilalar, depremler ve salgın hastalıklardan dolayı zor günler geçiren Roma İmparatorluğu'nda, Pisidya'nın doğusundaki ve İsaura'daki eşkiyalar büyük güç kazanır. İsauralı bir eşkiya lideri olan Lydius, Pamfilya ve Pisidya bölgelerinin talan ettikten sonra Kremna'yı zapt ederek kente yerleşir. Dönemin Roma İmparatoru M. Aurelius Probus Kremna kentini kuşatmış, eşkiyaların lideri Lydius kendi adamlarından biri tarafından öldürülünceye kadar direnmiştir. Kuşatmanın sonucunda Romalılar, Kremna halkının bir kısmını kent dışına sürerek ordu  mühimmatını buraya yerleştirmişler ve Kremna coğrafyası tam olarak Roma hegemonyasına girmiştir. Kremna'nın yerli halkının yetişkin çocukları Roma ordusuna alınmıştır.

Kalıntılar

Kremna geniş bir alana yayılmış gösterişli anıtsal yapılarıyla 18. ve 19. yy. gezginlerini kendine hayran bırakmıştır. Geçen 200 yıllık süreç içinde Kremna Antik Kenti, gerek definecilerin gerekse doğanın etkileriyle daha da tahribata uğramıştır. Buna rağmen gerek sunduğu panaromasıyla gerekse kalıntılarının zenginliği ile Türkiye'de mutlaka görmeniz gereken antik yerleşmeler arasındadır.

Kremna ızgara plana (Hippodomas) uygun olarak imşa edilmiştir. Kamu yapıları, kentin konumlandığı tepe üzerindeki iki küçük vadicik etrafında toplanmıştır.

Surlar

Kremna Antik Kenti, üç yanı uçurumlarla çevrili olduğu için kolay savunulabilir bir kentti. Kenti sadece batı kısmında yani Çamlık Köyü kısmında ve uçurumların geçit verdiği noktalarda inşa edilmiş surların küçük bir kısmı ve 13 kulesinin kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Surlar 2 m genişliğinde ve 7-8 m yüksekliğe sahiptir.Kentin güney kısmında Kremna'ya çıkan patika üzerinde yer yer izlenen surların yanı sıra kentin kemerli giriş kapısı sizi karşılar.

Kütüphane Binası

20x29 metre boyutlarındaki yapı dikdötrgen ve simetrik planlıdır. Doğu duvarı apsis şeklinde olan yapının güney cephesi dört tane büyük nişten oluşmaktadır. Burada Jale İnan tarafından yapılan kazılarda, yapının tabanında Bizan Dönemi'ne tarihlenen mozaikler ve Roma Dönemi'ne tarihlenen dikdörtgen prizma şeklinde yazılı kaideler açığa çıkarılmıştır. Bu kaidelerin üzerinde bulunan 10 adet tanrı ve tanrıçaya ait heykel Burdur Müzesi'nde Kremna salonunda sergilenmektedir. Bu heykeller Nemesis, büyük ve küçük Athena, Apollon, Leto, giyimli kadın, Asklepios, Aphrodite, Hygieia, Herakles ve Asklepios'tur.

Tiyatro

Kremna Antik Kenti'nin doğu tarafındaki uçurumun kenarında, Kütüphane binasının arkasında kalan kayalığın en yüksek kesiminde tiyatro binası bulunmaktadır. 1245 metre rakımda bulunan tiyatronun oturma sıraları batı yönüne bakar. İzleyici koyağı (cavea) belirgin olan tiyatronun 2700 kişilik olduğu tahmin edilmektedir.

Forum, Propylon ve Anıtsal Merdivenler, Bazilika

Kütüphane binasından batıya doğru ilerlediğinizde sizi Kremna Antik Kenti'nİn en görkemli  ve sağlam yapılarından Propylon (anıtsal kapı) ve merdivenleri karşılar. Merdivenleri çok sağlam bir şekilde günümüze ulaşmış yapının etrafı yüzlerce mimari parçayla kaplıdır. Yazıtlı sunaklar, hayvan desenli kabartmalı bloklar, sütunlar ve sütun başlıkları etrafa yayılmış durumdadır. Propylonun sağındaki yapı bazilikadır ve günümüze kemerli kısımları ulaşmıştır. Merdivenlerden yukarıya çıkınca iki tapınak kalıntısıyla karşılaşılır. Henüz çalışma yapılmadığından bu tapanakların kimlere ait olduğu bilinmemektedir.

Sütunlu Cadde

Kremna Antik Kenti'nin doğusunda bulunan sütunlu cadde 230 metre uzunluğunda ve yıkık durumdadır. İki tarafı dükkanlarla çevrili cadde doğu-batı istikametinde uzanır. Korinth düzeninde sütun dizisiyla kaplı olan caddenin batısında evler ve kilise kalıntısı bulunmaktadır.

Kentte bu değindiğimiz yapıların dışında agora, gymnasium, tiyatronun önündeki stoa ve nymphaeum (anıtsal çeşme) görebileceğiniz diğer yapılardır.