Trysa, Kaş-Demre karayolu üzerinde bulunan Davazlar Köyü'ne 1 km uzaklıkta bulunan Gölbaşı Mahallesi'ndeki bir tepe üzerinde bulunur. Dilerseniz, Kyenai Antik Kenti'nden 6 km devam ederek ve Likya Yolu parkurunu izleyerek de Trysa'ya ulaşmanız mümkündür.

Kentte bulunan anıtlardan bazıları Likya tarihinin en erken örneklerini oluşturur. Kentin kalıntıları, teraslanmış bir tepe üzerinde, yaklaşık 550 metre uzunluğunda bir alana yayılmıştır. Alanın kuzey ve batı tarafları M.Ö. 5. veya 4. yy'a tarihlenen, düzensiz bir taş örgü mimarisi gösteren duvarlarla çevrilmiştir. Doğu ve batı yönündeki duvarlar ise ortadan kalkmıştır. Yerleşimin batısında kalan yüksek ve eğimli alanda, şu an devrilmiş durumda bulunan, orjinali 4 metreye varan payeli bir mezar bulunur. Mezar odası, Likya geleneğine uygun olarak üst taraftadır. Mezarın altında ise büyük bölümü silinmiş, at ve savaşçı figürlerinden oluşan bir friz vardır. Bu mezarın çevresinde daha geç dönemlere tarihlendirilen Likya tipi lahitler bulunmaktadır.

Antik kaynaklar Trysa'dan bahsetmez. Bununla beraber tarihte de önemli bir rolü yoktur Trysa'nın. İsmi yazıtlar yardımıyla bilinen yerleşimin, Likya Birliği tipinde olan sikkeleri üzerinde "TR" kısaltması bulunur. M.Ö. 2. yy'a ait Likya Birliği kayıtlarında adı geçen kentin eski tarihiyle ilgili bilgilerimiz bunlarla sınırlıdır. Fakat kentin yakın tarihiyle ilgili bilgi sahibi olmamızı sağlayan ve Trysa'yı Likya arkeolojisi için önemli bir nokta haline getiren durum ise heroon'dan 1882 yılında Avusturyalılar tarafından kaçırılan ve Viyana Sanat Tarihi Müzesi'nde sergilenen heroon frizleridir. Heroon'u ilk olarak Alman öğretmen J. August Schonbörn 1841 yılında keşfetmiştir. Günlüğüne yazdığı cümleler nasıl büyülendiğinin kanıtıdır: "İşte, önümdeki betimlemeler Homeros'un Troia Savaşı'nın ta kendisi. Böyle bir eseri daha önce görmüş değilim... İddia ederim, böyle bir eseri her müze elde etmek ister..." Schonbörn frizleri Berlin'e götürmek ister ama başaramaz. Ondan 42 yıl sonra Trysa'ya gelen O. Benndorf, heroon'u tekrar keşfeder ve o da günlüğüne yazdıklarıyla hayranlığını gizlemez: "Dünyanın yedi harikasından biri olan Mauseleum'un öncüsü..." 1882 yılında tekrar Trysa'ya gelen Benndorf, frizleri parçalar halinde Viyana'ya taşır. O zamanlar Osmanlı'da 'Eski Eserler Nizamnamesi' adı altında yer alan bir uygulamayla, eserlerin 1/3'ü kazıyı yapana, 1/3'ü kazı alanının sahibine ve diğer kısmı da devlete bırakılması gerekiyordu. Fakat Benndorf, yasalardaki boşlukları kullanarak devlete sadece, bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen ve müzenin önemli eserlerinden biri olan Trysa Lahidi'ni bırakmıştır.

Meşhur heroon, Trysa'nın kuzeydoğu ucunda bulunur. M.Ö. 4. yy'ın başlarına tarihlenir. Heroon, Likya'nın özgün taşı kalkerden inşa edilmekle beraber 23x27 metrelik bir alanı kaplar. Heroon'un içinde, yaklaşık 18 metrekare büyüklüğünde kapalı bir alanda yer alan ve anakaya kesilerek yapılmış lahit bulunur. Bu kapalı alanın içini 3 metre yüksekliğinde bir duvar çevirir. Dış yüzünün güney tarafında ise, iki yatay bant şeklinde mitolojik sahnelerin kullanıldığı bir friz bulunmaktaydı. Bu frizlerde resmedilen sahneler arasında Yunanlılar ve Amazon'lar arasında gerçekleşen savaşlar, Kentauroslar ve Lapithler arasındaki çarpışmalar, İlyada ve Odysseia'dan bölümler, Theseus'un yaptıkları ve Thebes'e karşı Yediler'den parçalar bulunmaktadır. Diğer pek çok figürün ise ne olduğu belirlenememiştir.

Trysa Antik Kenti'ndeki diğer önemli bir yapı ise, kentin batı ucunda yer alan küçük bir tapınağın kalıntılarıdır. İleri derecede tahrip olmuş tapınağın mimari parçalarından anlaşıldığı üzere yapının ön cephesindeki ante duvarının önünde iki sütun bulunmaktaydı. Tapınakta bulunan bir yazıtta, burada Zeus ve Helios rahipliği yapmış bir vatandaş onurlandırılmıştır. Bu da tapınağın iki tanrıya adandığını düşündürür.

Heroon, tapınak ve sarnıçlar dışında kentte yer alan bütün kalıntılar mezarlardır. Çoğu sade lahit şeklinde olan bu mezarların bazılarında insan veya hayvan başı şeklinde tepelikler bulunur. Mezarlardan biri ise gayet sağlam durumda ve güzel süslemelere sahiptir. Lahidin üst kısmında taçlar ve maskeler arasında bir savaş arabası içinde yer alan erkek figürü bulunur. Taçlar, Trysa'nın bir yönetim merkezi olduğuna işaret eder.

Dileriz ki Trysa ve diğer Antalya Antik Kentleri'nden yurtdışına kaçırılan kültürel miras bir gün ait oldukları topraklara geri dönerler. Siz de Likya Yolu rotanızda Trysa'ya uğramayı ihmal etmeyin.